[img][/img]
"EVRENİN TOZU"
SEVİNÇ DEMİRELLİ İSO - ODAKULE SANAT GALERİSİ Beyoğlu
14 Eylül– 2 Ekim 2010 Pazar hariç 11.00-18.00 Giriş serbesttir"COSMIC DUST" ABSTRACT PAINTINGS EXHIBITION by Mrs Sevinç Demirelli
will be in Odakule Art Gallery from 14th September till 2nd October 2010
Birbirinden ilginç ve değerli kültür-sanat etkinlikleriyle bizleri cezbeden Odakule Sanat Galerisi Eylül ayının ikinci yarısında yine sanatseverleri etkileyeceğine inandığımız yeni bir soyut resim sergisini ağırlıyor, uzun yıllardır Bodrum’da yaşayan sanatçımız Sevinç Demirelli’nin atölyesinden gelen resimlerin üzerine sanki “Evrenin Tozu” serpilmiş gibi.
Sanatçı, sanat yaklaşımı ve resimlerinin üretim sürecine yönelik bizimle paylaştığı görüşlerinde, tuvalin başına geçtiğinde rastlantısal ilk fırça darbesi ya da ilk renk lekesinin resmin devamında kendisini alıp götürdüğünü, sürüklediğini, hareketine yön verdiğini açıklıyor.
“Alışık olunmayan malzemelerle yaptığım çalışmalarımda renkler ve şekiller tamamıyla çevre ve sezgi koşullarına bağlıdır. Eserlerimin her birinde kendine özgü akış vardır. Hareketi oluruna bıraktığımda ortaya yaşayan bir yapı çıkmaktadır. Önceden tahmin etmediğim sonuçlar beni daha da heyecanlandırmaktadır.
Bağımsız sanatçı tavrımla, aradığımı yakalamak için renk katmanları arasında arkeolojik kazı yaparcasına dışavurumsal bir tavır sergilemekteyim. Son çalışmalarımda izleyiciye yer yer ışık olgusunu içeren tonlar ve çizgilerle sarmalanmış bir devinim sunarken hız ve derinlik içeren fon anlayışıma rengin psikolojik etkilerini de katmaktayım.
Tüm çalışmalarımın boyama ve biçimlendirme eyleminde, sezgisel bir soyutlama yöntemiyle yaptığım amorf leke ve doku arayışlarının yanı sıra, iri-canlı renk tuşları-leke örgüleri kombinasyonlarımda dikey ve yatay çizgilerden oluşan içgüdüsel diye de adlandırılabilecek soyutlamalar görülmektedir.
İzleyiciyi yönlendirmemek ve yapıtın anlamını sınırlamamak istediğimden resimlerime isim koymuyorum.”
Sanatçının yine kendisi gibi resim yapan ve eleştiren arkadaşı Suat Yurtalan’ı dinlediğimizde dışarıdan izleyen tecrübeli bir çift gözün resimlerle ilgili sözlerinde etkileyici bir benzetme hoşumuza gidiyor. “Sevinç Demirelli’nin resim sürecine yakından tanık oldum; çalışmaları esnasında dıştan görünen “ıssız” bünyesinin üzerinde, boya artıklarının yerine, bilinmez tozlar taşıdığını farkettim.”
Sanatçının keşfettiği uzaysal ve yer-küresel coğrafyalar, mekânlar ve sanki iklimler diğerlerini takip ediyorlar. Farklı büyüklükte ve renkte bir araya gelen kütleler ve yüzeyler mimari bir üslupla, birbirlerine sızarak, dayanarak, gerilim ve uyumlarını tek bir gövde oluşturarak konumlandırmışlar. Doğrudan veya dolaylı şeyleri temsil etmiyorlar. Bağımsızlar... Zaten kendileri birebir varlık.
Bu sergide genellikle açık ve koyu “espas”ların içine yerleşmiş, şeffaf ve metaforik kütleler halinde karşılaştığımız bir dizi yeni resim kozmos’un derinliklerinden çıkıp gelmişler gibi. İçi örgülerle, şeritlerle salınan bu alışılmadık biçimler Delfi ya da Didim kâhinleri kehanetlerinin, sıçrayıp uzaysal harflerle evrilmiş ve yerküreye dönmüş halleri gibidirler. Bunlar belki de insanoğlunu bilmenin tevazuu’na davet etmekteler.
Sanatçının çoğu zaman dörtgen formlarla oluşturduğu düzlemlerde kullandığı ışık yerküreye ait iken, metaforik biçimlerde kullandığı ışık bir o kadar uzaysaldır... Yerküre sıcak... Uzay soğuk.. Yerkürede sıcak ışık.. Uzayda soğuk ışık.. veya evrendeki ışınlar... ışık tozları. Yerkürenin karanlık derinliklerinden, uzayın karanlık bilinmezliklerine doğru madde, eriyik, akışkanlık, değişkenlik; zamansallık-zaman dışılık; katran karası... yağ...